Sülük Tedavisi

Sülüklerin içerisinde 100 civarında bioaktif bileşene sahip olduğu bilinmektedir.  Sülükler medeniyetin başlangıcından beri tedavi amacı için kullanılmaktadır. Eski Mısır, Hint, Yunan ve Arap doktorlar, geleneksel kullanımdan başlayarak cilt hastalıkları, sinir sistemi anormallikleri, üriner ve üreme sistemi sorunları, iltihaplanma ve diş problemleri gibi sistemik rahatsızlıklara kadar çok çeşitli hastalıklar için sülükleri kullandılar. Son zamanlarda, sülük enzimleri üzerinde yapılan kapsamlı araştırmalar, antitrombin (hirudin, bufrudin), antiplatelet (calin, saratin), faktör Xa inhibitörleri (lefaxin), anti bakteriyel (theromacin, theromyzin) ve diğerlerini içeren çeşitli biyoaktif peptitlerin ve proteinlerin varlığını ortaya koydu. Sonuç olarak, sülük, kardiyovasküler problemler, kanser, metastaz ve bulaşıcı hastalıklar gibi birçok kronik ve hayatı tehdit eden hastalıklar için yeni bir ilaç olarak geri döndü. 20. yüzyılda, sülük tedavisi plastik ve mikro cerrahide venöz tıkanıklığa karşı koruyucu bir araç olarak yerleşmiş ve replante basamakları ve flepleri kurtarmak için kullanılmıştır. Tüm dünyada plastik cerrahi için birçok klinik, sülükleri kozmetik amaçlı kullanmaya başlamıştır

Sülüğün çeşitli tıbbi uygulamalar için kullanımı binlerce yıl önceye dayanır. Hıristiyanlık döneminden önce (M.Ö.), Firavun resimlerinde (M.Ö. 1500) tıbbi sülüklerin kullanıldığı görülmektedir. Talmud, İncil ve diğer Yahudi el yazmaların da sülüklerin tıbbi endikasyonlarını ana hatlarıyla belirtmiştir. Yunan şairler, Colophain Nicader (MÖ 200 - 130) tıbbi şiirlerinde sülüklerden bahsetmiştir.

On dokuzuncu yüzyılın başlarında sülük kullanımı popüler bir zirveye ulaştıktan sonra, sülük satışının artışı, daha fazla insanı çok sayıda sülük toplamaya ve sülüğün neslinin tehlikeye girmesine sebep oldu.Sülük çiftliği kurma fikri ilk defa bu dönemde ortaya atıldı.

Osmanlı döneminde sülük satışı belirli tüccarlara verilen izin ile yurt dışına gönderilirdi. Sülük kotası olmayan işletmeler bu ticareti yapamazdı. 19. yüzyılın sonunda, tıbbi sülük değerini kaybetmeye başladı yirminci yüzyılın başlarında durdu. Sülüklere olan bilimsel ilgisi, Haycraft'ın sülük enziminde hirudin olarak adlandırdığı bir antikoagülan varlığını ilk kez bulduğunda sülükleri tıbbi kullanım da tekrar önemli hale getirdi. Başka bir doktor, koroner trombozun tedavisinde sülüklerin mükemmel yararlı kullanımı hakkında makale yazdı ve hirudin içeren sülükten faydalanmak için teşvik etti.

Görüldüğü üzere çok uzun yıllardır sülük tedavisi hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Günümüzde de alternatif ya da tamamlayıcı tedavi olarak rağbet görmektedir. Bu durum sülüğe olan ihtiyacı arttırmıştır. Tam da bu nokta da sülük tedavisi nasıl olmalıdır? Sülük tedavisin de nasıl sülükler kullanılmalıdır? Sülük tedavisi de kullanacağım sülükleri nerden almalıyım? Soruları akılları meşgul etmektedir.